23 Şubat 2013 Cumartesi

Bakü

Azerbaycan'ın başkenti Bakü Kafkas coğrafyasının en büyük ve kozmopolit şehridir. 2 milyonun üzerinde bir nüfusa sahip olan bu şehir Hazar Denizi'nin batı kıyısında konumlanmıştır. Avrasya'da bulunan diğer başkentlere nazaran doğu-batı sentezini çok hızlı ve kaotik bir şekilde yaşayan Bakü'nün caddelerinde, Sovyetler zamanından kalma eski Ladalar ile son model cipler ve Mercedesler yarışırlar. Batı kültürünün bir ürünü olan camdan kuleler ile metrelerce uzanan eski püskü Sovyet blokları şehre çelişkili bir hava katar.

2012 yılında Bakü'de düzenlenen Eurovision şarkı yarışması şehrin popülaritesini son dönemlerde tekrar artırmış olsa da, şehir asıl bilinirliğini hemen hemen her yerinde çıkan petrole borçludur.  Şöyledir ki, 1905 yılında Bakü dünyada çıkartılan petrolün %50'sini sağlamaktaydı. Yoksa üç tarafı kurak toprakla çevrili bu şehrin Hazar Denizi'ne kıyısı olmasından başka bir albenisi yoktur.

İsterseniz nasıl gelinir ile başlayalım: Azerbaycan'a Türkiye'den en rahat ulaşım yolu tabii ki havayolu ulaşımıdır. İstanbul'dan Thy, Pegasus ve Azerbaycan Havayolları ile aşağı yukarı 2 saat 45 dakikada Haydar Aliyev Havalimanı'na varabilirsiniz. Ayrıca İstanbul'dan Bakü'ye otobüsle ulaşmak da mümkündür. Aksaray'daki uluslararası otobüs terminalinden birkaç otobüs firması Bakü'ye yolcu taşır. Yolculuk aşağı yukarı 34 saat sürer. Ücreti de mevsimine göre 60-70 $ arasıdır. Türkiye-Ermenistan sınırı kapalı olduğu için otobüsler Batum-Tiflis-Bakü güzergahını kullanırlar. Türk vatandaşları Azerbaycan'a turistik ziyaret amaçlı girişlerinde kapı vizesine tabidirler. Uçaktan inip pasaport kontrolünden geçmeden, polisler sizi bir form doldurmanız ve 10 dolarlık vize ücretini ödemeniz için bir standa yönlendirirler. Yeşil pasaport sahipleri bu uygulamadan muaftırlar.

Havalimanının girişinden kalkan N96 otobüslerini kullanarak şehir merkezindeki Samed Vurgun parkına ulaşabilirsiniz. Yolculuk ücreti 1 Manat'tır (AZN). Diğer bir opsiyon ise taksidir. Taksilerin çoğu taksimetre açmaktan ziyade önceden anlaşılan ücret karşılığında sizi gideceğiniz yere bırakırlar. Burda işin garip tarafı taksicilerin bu anlaşmayı yaparken meblağa, saatine göre, ek bir trafik ücreti de eklemek istemeleridir. Havalimanından şehrin merkezine gitmek için uygun taksi fiyatı ne diye soracak olursanız 15 AZN derim. Bazıları 25-30 AZN de teklif ediyor kanmayın.

Şehir içi ulaşım için metro (Bakı Metropoliteni) idealdir. Şehrin önem arz eden 28 May, İçeri Şeher ve Sahil gibi noktalarına metro ile ulaşmak çok kolaydır. Metroya binmek için bizdeki akbil gibi bir kart alıyorsunuz. Her yolculuk 0,50 AZN'dir. Metrolar çok dipte ve Azeriler'in yürüyen merdivende sağlı sollu durup da merdivenleri çıkmak isteyenlere engel olmaları gerçekten sinir bozucu. Bu arada, diğer Sovyet ülkelerinde de olduğu gibi, her yürüyen merdivenin (eskalator) başında nezaretçi denen "babuşka" tarzı bir kadın memur oturur. Aynı zamanda metro peronlarında herkesin bindiğinden emin olduktan sonra kapıların kapanması için vatmana işaret yapan bir kadın daha vardır. Burdan hükümetin eski komünizm anlayışından gelen istihdam yaratma alışkanlığını görebiliriz.

Şehre baktığımız zaman hızlı ve modern bir yapılaşma anlayışı görüyoruz. Yakın zamanda tamamlanan Flame Towers dünyanın ilk alev görünümlü kuleleridir ve şehrin siluetini önemli ölçüde etkilemektedir. Onun dışında Neftçiler Prospekt'inde Aliyev yanlısı petrol zengini Azerilerin, Türklerin ve Rus işadamlarının bölgede önemli projeleri vardır.

Kronolojik olarak Moğol, Şirvanşahlar, Safevi ve Rus egemenliğine giren Azerbaycan topraklarında halkın tamamına yakını Şii Müslümandır.

Bakü'nün turistik açıdan en önemli bölgesi, metro istasyonu da bulunan, etrafı surlarla çevrili İçeri Şeher'dir. Burası, Şirvanşahlar dönemine ait kum taşından yapılmış birçok mimari yapıtı barındırır. Bu bölge mütevazı camileri, şirin ara sokakları, kervansaraydan bozma restaurantları, halı ve hediyelik eşya dükkanları ile şehrin geri kalan kısmından ayırır kendini.

Bir açık hava müzesi olan Şirvanşahlar Sarayı'na giriş ücreti 2 AZN'dir ayrıca fotoğraf çekmek için 2 AZN daha ödemeniz gerekir. Saraya giriş yaptığınızda sol tarafınızda sizi Şah Halilullah'ın divanını topladığı  Divan Hana bulunur. Onun dışında saray binasının içinde içeri şehirin bir de maketi bulunur. Maketin başındaki kadın Türkiye'den geldiğinizi öğrenince size detaylı bir şekilde anlatır ve bölgeyi daha iyi anlamanızı sağlar. Burada aynı zamanda o döneme ait madeni paralar, kıyafetler ve halıları da inceleyebilirsiniz. Şirvanşah Camii ve Şirvanşah Türbesi'ni de gezmenizi öneririm. Bunun dışında Sınıq Qala Camii de görülmeye değerdir.

İçeri Şeher içerisindeki bir diğer önemli yapı ise Qız Qalası'dır. 29 metre yüksekliğindeki bu kule yaklaşık 1000 yıl önce inşa edilmiştir ve Azerbaycan mimarisinin önemli bir öğesidir. Duvar kalınlığı 5 metre olan bu 8 katlı kulenin tepesinden Bakü'yü gözleme şansı bulursunuz. Giriş ücreti 2 AZN.

Şehrin diğer önemli noktalarının başında Fıskiye Meydanı gelir. Sahil Metrosu Stansiya'sından kolaylıkla ulaşabileceğiniz bu meydan Bakülüler'in uğrak noktasıdır ve bu çevrede birçok cafe-restaurant, mağaza bulunmaktadır. Ayrıca Bakülüler'in Rusça'dan gelen Targovıy Tsentr dedikleri ticaret merkezi bölge de buralarda bulunur.

Sahil metrosundan çıkıp alt geçidi kullanarak Neftçiler Prospekt'ini geçip Bakülüler'in Bulvar dedikleri sahil bandına ulaşabilirsiniz. Kışın çok fazla rağbet görmeyen bu sahil şeridi oldukça uzundur. Küçük şirin cafeler ve Eurovision'nun yapıldığı elmas görünümlü binayı görebilirsiniz. Hatta bu binanın bulunduğu yerde Bayrak meydanı bulunmaktadır ve dünyanın en büyük ikinci bayrak direğinin üzerinde Azeri bayrağı dalgalanmaktadır. Sahilden tepedeki Flame Towers tüm ihtişamıyla gözükmektedir.

Buradan bir taksiye atlayıp 3-4 AZN'ye Flame Towers yakınındaki Şehitler Xıyabani'yi ziyaret etmenizi şiddetle tavsiye ederim. Burada 90'lı yılların başında Kızıl Ordu ile savaşan Azeriler ve Karabağ şehitleri anısına bizdeki Çanakkale anıtına benzeyen bir anıt bulunmaktadır. Her biri 400'er metrelik 4 şerit halinde dizilmiş mezarlıkların uç kısmında sürekli ortasında sürekli alev yanan bir anıt bulunmaktadır. Devlet önde gelenleri her sene 20 Ocak'ta (20 Yanvar) burada yürüyüş gerçekleştirirler. Aynı zamanda 1. Dünya Savaşı sırasında bölgeye yardım gönderen Türk Ordusu şehitleri anısına bir anıt daha bulunmaktadır burada. Hazar Denizi manzarası şahanedir.

Parlamento Caddesi üzerindeki Faxri Hıyabani (devlet mezarlığı) de gezilmeye değer yerler arasındadır. Burada Haydar Aliyev'in devasa mezarı dışında devletin önde gelen kişilerinin de mezarları bulunmaktadır. Devlet adamlarının dışında Azerbaycan ulusunun refahına katkıları olmuş doktor, sanatçı ve sporcuların birbirinden şık dizayna sahip mezarları da oldukça etkileyicidir.

Bu saydığım yerleri gezdiyseniz ve zamanınız varsa bir taksiciyle anlaşıp şehrin yaklaşık 60 km. güneyindeki Qobustan bölgesine gidin derim. Geçerken de mutlaka Bibi Heybet Camii'nde biraz zaman geçirmenizde fayda var. Bibi Heybet, Şii cami mimarisini anlamamız açısından önemli bir yapıdır. Qobustan'a giderken birçok petrol tesisi ve rafinerisi görürsünüz. Bakü'nün bulunduğu yer tarih öncesinden günümüze insanların yaşadığı bir coğrafya olmuştur ve bunu en iyi Qobustan bölgesinden anlıyoruz. Burada, tarih öncesi döneme ait yaşamı anlatan çok yeni ve kapsamlı bir müzeyi gezdikten sonra bölgedeki mağaralarda eski insanlara ait hiyeroglif çalışmalarını görmek insanı hayrete düşürüyor ve "Acaba bunu birileri mi gelip çizdi?" sorusunu kendinize sormanıza sebep oluyor. Gerçekten çok ilginç.

Bu tarz bir diğer şehir dışı kaçamağı da Yanardağ'dır. Havalimanı sapağını geçtikten sonra Yanardağ için tabelalar sizi yönlendirecektir. Yanardağ diyince aklınıza alev püskürten Etna gibi bir şey gelmesin. Sadece bir tepenin yamacında toprağın ince çatlakları arasından alevler çıkıyor. İsterseniz çakmağınızla siz de alev çıkartabilirsiniz bu bölgeyi yakıp.

Yemek konusunda Türk mutfağından çok da farklı değildir Azeri mutfağı. Zaten Bakü'nün en güzel restaurantları da Türk restaurantlarıdır. Bunların başında Günaydın ve Sultan Restaurant geliyor. Yemekler açıkçası Gürcistan'a göre daha pahalı. Azeri mutfağının en özel yemeği düşbere bir çeşit mantı çorbasıdır. Ayrıca Türkiye'de pek görmediğimiz değişik pilav çeşitleri de mevcuttur. Bunun dışında Xingali de lezzetli bir hamur yemeğidir. Bunları tadabileceğiniz, turistlere hitap eden çok da pahalı olmayan Beh Beh Restaurant güzel bir alternatif.  Gürcü Xaçapurisi de sokaklarda sıklıkla rastlanan bir tat. Sokakta bir dönerin fiyatı aşağı yukarı 1,50 AZN. Azeri şarapları da Gürcü şarapları gibi meşhur ve güzeldir. Bira olarak Xırdalan ülkenin en önemli birasıdır. Ayrıca Efes de pazarda önemli bir yere sahiptir.

Azeri para birimi Manat'tır (AZN) ve 1 Manat hemen hemen 1 Euro'ya eşdeğerdir. Ana caddeler üzerindeki herhangi bir döviz noktasında gönül rahatlığıyla para değiştirebilirsiniz. Genelde komisyon almazlar ve tabelada ne yazıyorsa odur. Fiyatlar genel olarak Türkiye'den belki biraz daha aşağıdadır.

Daha önce belirttiğim gibi Bakü birçok farklı yüze sahiptir. Neftçiler, Zarife Aliyeva ve Haydar Aliyev Caddeleri'nde en elit kesime hitap eden lüks butikler bulunur. Çoğu butik aynı markanın Türkiye'deki mağazalarına göre çok daha ihtişamlı gözükür. Cipler, lüks otomobiller çok fazladır. Genel olarak petrolden ve diğer zenginliklerden fazla nasibini alamayan halk çok da iyi bir hayat süremez Bakü'de. Asgari ücret ve memur maaşı oldukça düşüktür. Bütün zenginlik, bizde olduğu gibi Prezident Aliyev yanlılarına peşkeş çekilmiştir. Bu kadar çok petrol çıkan bir ülkeye göre benzin fiyatları çok da ucuz değildir. Benzin fiyatları 70-75 cent civarındadır. Petrol çıkmayan Gürcistan'da da fiyatların bu şekilde olduğunu ve petrol çıkan bir diğer komşu İran'da 45-50 cent olduğunu düşünürsek pek de haksız sayılamayız.

Azerice, Türkçe'ye çok benzese de iki Azeri'yi birbiriyle konuşurken anlamak için çaba sarf etmek gerekiyor. Onun dışında sizin Türkiye'den geldiğinizi öğrenince size hem sempati duyuyorlar, hem de daha özenli konuşuyorlar Türkçe'yi. Bunu özellikle taksicilerde görebiliyoruz. Gitmeden önce bize söylendiği gibi Türkler'i çok seviyorlar ve "İki devlet, tek millet" anlayışı var insanlarda. Geçmişteki çatışmalardan dolayı Ruslar'a ve özellikle Ermeniler'e karşı kin beslemekteler. Onun dışında insanların hemen hemen hepsiyle Rusça konuşup anlaşabilirsiniz.

Azerbaycan'dan alacağınız hediyelik eşyalar Türkiye'dekilerden çok da farklı şeyler değildir. Kilim, halı vs. gibi şeyler alabilirsiniz. Onun dışında şarap da düşünülebilir. Dediğim gibi çok alınası bir şey yok Azerbaycan'da.

Taksi konusunda Bakü'de belli bir standart yok. Yani taksiciler taksimetre açmıyor genelde. Bazılarında taksi başlığı bile yok. Dolayısıyla pazarlık usulü çalışıyorlar ve bazen fahiş fiyatlara çıkabiliyor talepleri. Ancak Bakü yönetimi son zamanlarda bu Londra'daki "Cab" tarzı taksileri çalıştırtmaya başlamış. Bunlar daha modern ve taksimetre mevcut. Genelde mor renkli bu taksileri gönül rahatlığıyla tercih edebilirsiniz. Her türlü diğerlerinden daha hesaplı.

Sonuç olarak Bakü gezilip görülmesi gereken güzel bir yer. Uygun bir zamanınızda gezmenizi öneririm.

 



26 Ocak 2013 Cumartesi

Batum

Kurban Bayramı 2012'de 6 günlük tatili haftasonuyla birleştirerek Gürcistan-Ermenistan gezisi yapmaya karar verdim ve otobüse atlayıp doğuya doğru yol aldım. Amacım bu bu süre zarfında Batum, Tiflis ve Erivan'ı gezip İstanbul'a geri dönmekti. Erivan'a vize problemleri sebebiyle giriş yapamamış olsam da Gürcistan, keşfedilmeyi bekleyen bir coğrafya olarak beni çok etkiledi.

Bu yazımda sizlere Batum'dan bahsedeceğim. Tiflis hakkındaki yazımı ise ilerleyen zamanlarda okuyabilirsiniz.

Batum, başkent Tiflis ve Kutaisi'den sonra ülkenin 3. büyük kenti olsa da Kutaisi'ye nazaran dünyada popularitesi daha yüksektir ve son dönemlerde gerek yerel yöneticilerin "Batum'u dünyanın incisi haline getireceğiz." tarzındaki iddialı söylemleri, gerek inşaat sektöründeki Türk ve diğer yatırımcıların bölgede birbirleriyle yarışması popularite konusunda söylediklerimizi doğrular nitelikte. Şehir, Artvin'i geçtikten sonra Karadeniz üzerinde tipik bir Karadeniz şehri olarak kıyıya paralel şekilde uzanır. Arka tarafta geçit vermeyen dağları ile Trabzon ve Rize'yi andırır.

Gürcistan bünyesindeki Acar Otonom Bölgesi'nin başkenti olan Batum Türkiye sınırına (Sarp) 14km uzaklıkta bir Karadeniz şehridir ve yer şekilleri açısından Artvin veya Rize'nin herhangi bir sahil şehriyle çok benzer özellik taşır. Arkada geçit vermeyen dağlar iç kesimlere ulaşımı zorlaştırırken azgın Karadeniz ise dalgalarla sahili dövmektedir.

Batum'a nasıl gelinir?
Umumi pasaport sahipleri Gürcistan'a kısa süreli ziyaretlerini vize almadan gerçekleştirebilirler. Ayrıca şöyle bir şey de var: Havayolundaki uygulamayı tam bilmiyorum ama karayoluyla Sarp sınır kapısını kullanarak yapılan girişlerde Türk tarafındaki gişelerden 1 TL'ye "registration card" adlı küçük bir kağıt parçası doldurup nüfus cüzdanınız ile geçiş yapmanız mümkün. Bu şekilde yapılan girişlerde 15TL'lik çıkış harcını da ödemiyorsunuz. Ama bu ulaşım yöntemi sadece Gürcistan'a giriş için geçerli Gürcistan'dan, Rusya veya Ermenistan'a geçeceğim diyip "Al bu da nüfus cüzdanım, eke ekee." dediğinizde gümrük polisi "ne diyon la!?" diye tepki gösterebilir. O yüzden  başka bir ülkeyi ziyaret edecekseniz yanınızda pasaport olmalı.

Batum'a ulaşmadaki en rahat yol tabiki havayolu ulaşımıdır. THY ve Pegasus'un Batum'a direkt seferleri mevcuttur. Havalimanı şehre çok yakın ve marshrutkalarla (minibüs) şehir merkezine ulaşmanız mümkün. Ben macera ararım diyorsanız karayolunu öneririm. Batum ve Gürcistan'ın diğer illeri ile Doğu Karadeniz illeri arasındaki karayolu trafiği çok yüksektir. Bir şekilde Trabzon, Rize veya Artvin'e ulaştıktan sonra Batum'a buradan minibüs veya otobüs bulmak oldukça kolaydır. Ya da direkt Lüks Karadeniz veya Metro Turizm ile aşağı yukarı 95-100 TL'ye Batum'a ulaşabilirsiniz. Batum'a gidiyorum diye bindiğiniz araçlar genelde sizi Sarp sınır kapısına kadar götürüyor ve gümrük kapısını yürüyerek geçip karşı taraftan minibüse binmeniz gerekiyor. Korkmanıza gerek yok, çünkü karmaşık gibi gözükse de kime Batum'a gitmek istediğinizi söyleseniz minibüsü gösterir. Sarp'tan Batum'a minibüs 1 Lari. Bindiğiniz minibüsün 95 model Ford Transit olma olasılığı ve her an göçecekmiş izlenimi vermesi, üstüne üstlük şoförün agresif sürüşü sebebiyle geçen gergin yolculuk sonunda Tsereteli Kucha'daki (Tsereteli Caddesi) otogara ulaşırsınız. Gürcistan'da minibüs ücretleri binerken değil inerken ödeniyor bizden değişik olarak. Neyse, minibüsten indikten sonra Tsereteli Caddesi çamurlu ve bozuk kaldırımları, Tahtakale'yi andıran tezgahları, etraftaki billboardlarda Gürcü alfabesinde yazan ve hiçbir şey anlamadığınız yazıları bir an için "Batum'a gelmekle acaba yanlış bir tercih mi yaptım?" sorusunu kendinize sormanıza neden olur. Ama aslında öyle değildir. Bu arada kısa bir not da gezisine Tiflis yönünde devam edeceklere: İndiğiniz otobüs terminalinden Tiflis'e saat başı araç kalkar. Bu araçların fiyatı 20 Lari olup virajlı ama bir o kadar da güzel manzaralı yollardan geçerek Kutaisi üzerinden Tiflis'e 6 saatte ulaşır. 6 saatlik yolda sadece 1 adet mola verildiğinden yola tedarikli çıkmanızda fayda var.

Batum gerçekten de birbirine ekstrem şekilde zıt iki farklı şehri içinde barındırır. Tsereteli ve Chavchavadze Caddeleri'ndeki hayatı gören bir kişi bu caddenin 2-3 paralel altındaki Rustaveli Caddesi'ndeki modern hatta post-modern yapıları ve sokak planlamasını gördüğünde bu iki sokağın aynı şehre ait olmadığını düşünür. Bir tarafta günde 2-3$'dan az kazanan fakir halk diğer tarafta ise ünlü kumarhaneler, lüks arabalar ve dünyaca ünlü otel zincirleri. Gelişmemişliğin bir göstergesi olarak gelir dağılımındaki adaletsizlik çok belirgin Gürcistan'da.

Şehirde konaklama adına zincir oteller bulunsa da Sovyet dönemine ait pansiyon ve hostel tarzı konaklama müesseseleri de mevcuttur. Özellikle Baratashvili, Vakhtang Gorgasali ve General Mazniashvili Caddeleri'nde daha mütevazı konaklama imkanları mevcuttur. Rustaveli, Ninoshvili ve Abashidze Caddeleri ise daha lüks konaklama imkanları sunar.

Şehirde gezilecek yer sayısı fazla değildir. Zaten buraya gelen insanlar da bunun bilincinde, deniz ve kumar turizmi için tercih ederler Batum'u. Batum'un, liman taraflarını saymazsak, denize girilebilen geniş bir sahil şeridi vardır. Bu sahil şeridini yazın ziyaretçiler hınca hınç doldururlar ve Bulevard dedikleri parkurda bisiklete binip yürüyüş yaparlar. Ve bu parkurun hemen bitişiğinde bir park da mevcuttur. Bunun dışında Rustaveli Caddesi ve Abashidze Caddeleri'ndeki Art-Nouveau örneklerinin sergilendiği post-modern yapılar görülmeye değerdir. Az önce adı geçen iki caddenin batı taraflarına doğru yapay bir göl de bulunmaktadır. Bu da Gürcüler için adeta bir mola noktasıdır diyebiliriz. Gürcüler çoğunlukta Ortodoks ve Katolik olsalar da Batum'un da içinde bulunduğu Acar bölgesinde hatrı sayılır bir Müslüman nüfus vardır. Z. Gamsakhurdia Caddesi'nde eski bir cami vardır.

Yemek olarak Gürcistan mutfağı bizim mutfağımızdan çok da farklı değildir. Bizim yediğimizden daha yağlı, hamurlu yiyecekler tercih edilir. Gürcü mutfağı deyince aklımıza Kaçapuri gelir ve Acar bölgesinin gondol şeklindeki kaçapurisi çok meşhurdur. Kaçapuri, genelde milföy hamurunun içine özel Gürcü peyniri ve haşlanmış yumurta doğranarak fırına atılır ve doymak için birebirdir. Bir büyük kaçapuri yemek insanın içini bayabileceğinden 2 kişinin 1 porsiyona girmesi daha mantıklıdır. Abashidze Caddesi'nde Türk Konsolosluğu'nun karşısındaki Boulangerie kaçapuri yemek için ideal bir yerdir. Onun dışında Chakapuli, güveçte hazırlanan lezzetli bir et yemeğidir ve şiddetle tavsiye ederim. Onun dışında ülkemiz mutfağıyla benzer tatlar bulabilirsiniz. Abashidze Caddesi üzerinde bulunan "Privet iz Batumi" adlı mekanda bir akşam yemeği öneririm. Sovyet mutfağının en önemli yemeklerinden olan hinkali, diğer Sovyet ülkelerinde de mevcut olsa da Gürcistan khinkalisi bunlar arasında en lezzetli olanıdır. Hemen hemen her restaurantta bulabilirsiniz. Fiyatlar genelde ülkemiz fiyatları ayarındadır ancak içki fiyatları çok daha ucuzdur ülkemize göre. Herhangi bir restaurantta 2-2,5 TL'ye 50lik bira içebilirsiniz. Bira markaları olarak Kazbegi ve Natakhtari en önemli biralardır. Gürcistan'ın dünya çapında bir maden suyu markası da vardır: Borjomi şişesi ve içimiyle gerçekten kendine hastır. Atılacak doğru adımlarla İstanbul'daki Macrocenter'larda tanesi 5 TL'den San Pellegrino ve Perrier'ın yanında raflardaki yerini alacaktır. Sovyet ülkelerine gelip de Shashlik (Şiş Kebap) yememek olmaz diye düşünürsek bunun için de en güzel adres şehrin doğu taraflarına doğru konuşlanmış Gogebashvili Caddesi'nde bulunan ismini hatırlamadığım bir restauranttır. Deniz manzarası vardır ve yaklaşık 50cmlik sivri şişe geçirilmiş et parçaları ile müthiş bir ziyafet sunar müşterilere. Fiyatı da uygundur.

Şarap konusunda genelde Güneydoğu ve Doğu Gürcistan bağlarının şarapları meşhur olduğu için Batum'un bu konuda hatrı sayılır bir başarısı yoktur. Ancak süpermarketlerde diğer bölge şaraplarını bulabilirsiniz.

Gürcistan'ın para birimi lari olup aşağı yukarı 1 Lari=1.05 TL'dir. Para bozdurmak için adım başı döviz bürosu bulunmaktadır. Gönül rahatlığıyla bozdurabilirsiniz. Benzin fiyatı aşağı yukarı 1,80-1,90 TL olduğundan Türkiye'ye geçiş yapan bilumum araçlar, özellikle tur otobüsleri galon galon benzin sokarlar ülkemize. O yüzden Sarp sınır kapısından önceki benzinciler çok iş yapar. Sınır kapısı da tam bir karambolden ibarettir, sınırı geçmek isteyen Azeri, Gürcü ve Türkler adam gibi sıraya girmezler ve polisler çok laçkadırlar. Ülkeye sokulan şeylerle ilgili yapılan kontroller çok yetersizdir. Ne otobüsler kontrol edilir ne de şahsi eşyalar. Duty-Free'lerde de alımlarda sayı kısıtlaması olduğunu zannetmiyorum.

Gürcü halkının Türk'lere karşı herhangi bir takıntısı yoktur. Kaldı ki; Türk işadamlarının bölgedeki yatırımları ülkemizin imajını olumlu yönde etkilemiştir. Onun dışında Türkler Batum'a genelde kumar oynamaya gelirler.

Batum hakkında anlatılacak şeyler şu an için bu kadar. Şimdilik hoşçakalın.