14 Ekim 2012 Pazar

Sırbistan - Belgrad

Bu haftaki yazımda, bulunduğum Avrupa şehirleri arasında benim için özel bir yere sahip olan Belgrad'dan bahsetmek istiyorum sizlere. Daha önce 5 kez bulunduğum Belgrad, Sırbistan Cumhuriyeti'nin başkenti olup Tuna ve Sava gibi iki büyük nehrin kesişim noktasına kurulmuştur ve Balkanların stratejik açıdan en önemli kentlerinden biridir. Şehir, 1 milyonun üzerindeki nüfusuyla Sofya ile birlikte Balkan coğrafyasının en büyük iki kentinden biridir ve eski Yugoslavya'nın da en büyük ve önemli şehridir.

Sırbistan ve Belgrad - Kısaca Anlayalım

Sırbistan ve Sırplar birçoğumuza göre geçmişleri pek de parlak olmayan, milliyetçi hatta faşist bir devlet ve millet imajına sahiptir. İnsanların gözünde bu imaja sahip olmalarının altında özellikle 90'lı yıllarda Srebrenica'da yaptıkları katliamlar, Kosova konusuyla ilgili agresif ve "dünya barışıyla" (NATO'nun dayattığı dünya barışı) bağdaşmayan tavırları yatmaktadır. Ancak bu marjinal ve başına buyruk hareket son dönemde daha ılımlı siyasete bırakmıştır yerini. Belgrad halkı 20 yıldır süregelen ayrılıklar, eski Yugoslavya devletleri ve etnik unsurları arasındaki sürtüşmeler, güneyde Arnavut Kosova'sı ile yaşanan sorunlar yüzünden birçok acılar çekmiştir.

Aşağı yukarı 7,2 milyonluk bir nüfusa sahip Sırbistan'ın önemli kentleri arasında başkent Belgrad, Niş, Novi Sad, Kragujevac ve Novi Pazar'ı sayabiliriz. Ülkenin kuzey kısmındaki Vojvodina eyaleti ülkenin geri kalan kısmına göre demografik açıdan farklılık taşır, zira bu otonom eyalette ülke genelinde egemen çoğunluğa sahip Sırplar'ın dışında önemli sayıda bir Macar populasyonundan söz edebiliriz. Ülkenin güneybatısında adı Novi Pazar şehriyle özdeşleşmiş Sandjak bölgesi Boşnak Müslümanlar'ın yoğun olarak yaşadığı bölgedir. Aslında Sırplar genel olarak bu bölgeye karşı bir önyargı güderler. Onlara göre insanların Sandjak bölgesinden gelmeleri onları alt sınıf statüsüne sokmak için yeterlidir. Ayrıca Sırplar, Kosova konusundaki taviz vermeyen duruşlarını her ne pahasına olursa olsun gerek diplomatik olarak gerekse sınır bölgesinde Arnavut Kosovalıları ile sıcak çatışmaya girerek göstermişlerdir.

Para Durumları

Sırbistan'ın para birimi dinardır (RSD) ve 1 EUR aşağı yukarı 120 RSD yapar. Her köşede bulunan dövizcilerde (Menjachnica) gönül rahatlığıyla döviz işlemlerinizi gerçekleştirebilirsiniz. Akşam belli bir saatten sonra ise sadece oteller ve tren istasyonundaki dövizciler açık oluyor. Belgrad, diğer Sırp şehirlerine nazaran daha pahalı olsa da İstanbul'a göre ucuz. Yemek ucuz, konaklama ucuz, ulaşım ucuz, içki ucuz, sigara ucuz... =) (1 kutu Marlboro = 160 RSD, 1 kutu Jelen bira = 80 RSD, 10 parça çevapi 220 RSD)

Belgrad'a Ulaşmak

Bu girizgahtan sonra asıl konumuza geri dönelim. Öncelikle "Belgrad'a nasıl gidilir?" ile başlayalım. Sırbistan'a vizeler son dönemde iki tarafın da inisiyatif almasıyla karşılıklı olarak kaldırılmıştır. Yani mavi pasaport sahipleri 90 güne kadar vizesiz ziyaret edebilirler Sırbistan'ı. Belgrad'a İstanbul'dan uçakla 1 saat 20 dakikada ulaşabilirsiniz. İstanbul'dan direkt uçuş sağlayan firmalar THY ve JAT'tır (Jugoslovensko Aerotransport). Ekonomik olmayı her zaman rahata tercih eden benim tercihim her zaman JAT oldu. THY'den çoğu zaman en az 100 TL daha uygun oluyor. Bir diğer yol ise kara ulaşımıdır. İstanbul'dan E-80 otoyolunu kullanıp Filibe-Sofya-Pirot-Niş-Belgrad otobanı vasıtasıyla aşağı yukarı 1000 km'lik bir yolculuk sonrası Belgrad'a ulaşırsınız ki bu yolculuğun Pirot-Niş arasındaki kısmı mükemmel manzaralara şahitlik etmenizi sağlar. Ben gerçekten hayatımda bu kadar güzel bir yolculuk yaptığımı hatırlamıyorum. Niş Nehri gittiğiniz yolda size sağ tarafınızda eşlik ederken sağ ve solunuzda yükselen heybetli dağlar, uzun ve karanlık tüneller unutulmaz bir sürüş keyfi verir yoldakilere. Güzergahın bu kısmı dışındaki yollar orta kalitede otobanlar olup çok şeritlidirler. Bir diğer yol ise demir yoludur, ancak eskiden her akşam Sirkeci Garı'ndan kalkan Belgrad treni bakım çalışmaları sebebiyle askıya alınmış durumda ve Avrupa yönlü trenler Edirne'yi geçtikten sonra başlıyor maalesef.

Belgrad Havalimanı (Aerodrom Nikola Tesla) şehrin batı kısmındaki Surçin kasabasında bulunmakta ve Belgrad'a otobüsle 40 dk. uzaklıktadır. Her yarım saatte bir kalkan 72 numaralı otobüsün son durağı şehrin merkezindeki Zeleni Venac'tır. Havalimanından şehre ulaşmanın bir diğer yolu da taksidir ve aşağı yukarı 13-15 Euro tutar şehir merkezine gitmek. Telefon etmek suretiyle yerel taksi kuruluşlarına ulaşabilirsiniz. Bunlarla ilgili numaraları havalimanındaki turist bilgilendirme standından edinebilirsiniz. Yoldan çevirdiğiniz herhangi bir taksi sizi dolandırıp fahiş fiyatlara şehir merkezine götürebilir, dikkat!

Şehir İçi Ulaşım

Toplu taşımaya da değinmek istiyorum biraz. Şehirde maalesef metro sistemi yok ve toplu taşıma otobüs, trolleybüs ve tramvay aracılığıyla sağlanıyor. Bizdeki gibi elbil sistemi gelmiş Belgrad'a da. Durak civarlarındaki gazete büfelerinden (kiosk) bu elbilleri 40 dinar karşılığında alabilirsiniz. Tek yolculuk için kartınıza yükletmeniz gereken tutar 60 dinar. Havalimanı otobüsü için sanırım çift bilet parası alıyorlar. Şoföre danışmanız lazım. Toplu taşıma araçlarına bindikten sonra elbilinizi aracın önünde ve arkasında bulunan otomatlara okutmanız gerekmektedir. Son dönemde toplu taşıma ihale yoluyla özel bir şirkete (Busplyus) devredilmiş ve eskisine göre daha sık kontroller görülmeye başlanmıştır. O yüzden ya biletinizi alın ya da durağa yaklaşmadan durağa şöyle bir bakıp üniformalı biri var mı yok mu diye kontrol edin. Onun dışında şehrin her yerine toplu taşımayla ulaşabilirsiniz. Şehrin turistik yerleri yaya olarak da görülebilir aslında. Bu arada Batı Avrupa'da alışmış olduğunuz yaya geçidinde yayalara öncelik verilmesi gibi bir şart yoktur Belgrad'da. Şoförler kafalarına göre takılırlar bu hususta. Trg Slavija ve Zeleni Venac toplu taşıma için önemli iki aks merkezidir.

Oryantasyon ve Gezilecek Yerler

Belgrad, Tuna ve onun bir kolu olan Sava Nehirleri'nin kesişim noktasında bulunmaktadır. Tuna Nehri şehrin kuzeyinden kuzey batı istikametinde Budapeşte'ye doğru akarken Sava da batıya doğru yani Zagrep'e doğru yol alır. Sava Nehri şehri mimari ve algısal açıdan ikiye bölmüştür. Nehrin doğu kısmı şehrin asıl merkezi olup Eski Şehir (Stari Grad) olarak adlandırılmıştır. Tarihi eserler ve Osmanlı etkisi bu bölümde daha çok hissedilmektedir. Diğer yandan şehrin batı kısmı, efsanevi lider Tito'nun Belgrad'ı (Novi Beograd) olarak adlandırılan yeni şehirdir. Yugoslav Sosyalist Federasyonu zamanında inşa edilen bu kısım geniş caddeleri, yüzmetrelerce uzunluktaki yüksek, sevimsiz ve renksiz binalarıyla tipik bir komünist şehirleşme kesiti sunmaktadır bizlere. Şehrin yine batı kısmında özellikle Zemun bölgesinde (daha sonra değineceğim) Avusturya Macaristan İmparatorluğu'nun etkisi hissedilmektedir. Bu bölgede Osmanlı'ya ait hiçbir eser yoktur.

Evet, şimdi de şehri gezmeye başlayalım. Şehrin gezilecek görülecek yerlerinin çoğunun Eski Şehir kısmında bulunduğunu söyleyebiliriz. Şehrin merkezi birçok caddenin ve toplu taşıma aracının kesiştiği Slavija Meydanı'dır (Trg Slavija). Bu meydandan güney istikametinde Bulevar Oslobodjenja üzerinde 5-10 dakikalık bir yürüyüşten sonra solunuzda Balkanların en büyük kilisesi olan Hram Svetog Save'ye (St. Sava Church)'e ulaşırsınız. Özellikle güneş battıktan sonra gidilmesini öneririm, zira ışıklandırması gerçekten mükemmel. İçinde en son gittiğimde hala tadilat vardı. Sanırım bizim Marmaray projesi gibi inşaat süreci sürekli sekteye uğruyor politik çekişmelerden dolayı.

Şehrin üç önemli caddesi ise Ulica Kralja Milana, Terazije ve devamındaki, trafiğe kapalı Ulica Kneza Mihaila'dır. Kneza Mihaila Caddesi üzerinde ve buna bağlanan ara sokaklarda birçok cafe ve restaurant bulabilirsiniz. Bizim için İstiklal Caddesi neyse Belgradlılar için de Kneza Mihaila Caddesi de odur. Bu saydığım 1,5 kmlik üç caddeli güzergahı hiçbir yere sapmadan tamamladığınızda ise karşınızda parka benzer bir yeşil alan görürsünüz. Burası başlangıçta tipik bir park olarak algılansa da sağlı sollu sur parçalarını gördükten sonra anlıyor insan tarihi bir yere geldiğini. Burası Belgrad'ın kale kısmı olup orijinal ismi Kalemegdan'dır ve az önce söylediğimiz St. Sava Church ile birlikte Belgrad'ın en önemli iki turistik mekanından biri olarak gösterilir.

Belgrad Kale'si (Kalemegdan), 1500 yıllık bir geçmişe sahip ve birçok medeniyet tarafından kullanılmış olsa da şu anki modern haline kavuşması kaleye hakim olan son 3 medeniyet (Osmanlı, Avusturya Macaristan ve Sırplar) tarafından gerçekleşmiştir. Stambol Kapija (Saatli Kapı), Zindan Kapija, Despot's Kapija ve Karadjordjeva's Kapija olmak üzere dört kapı vardır kalenin iç kısmına açılan. Bu kapılardan geçip kalenin iç kısmına giriş yaptığınızda Belgrad'ın en anlamlı manzarası çıkar karşınıza. Buradan bütün şehrin panoramik görüntüsüne ek olarak tepeden Tuna ve Sava Nehirleri'nin kesiştiği noktayı da görebilirsiniz. Akşam vakti hava uygunsa bira alıp Sovyet tarzında inşa edilmiş ama üzerinde kapitalist markaların reklamlarının yerleştirildiği Tito'nun yüksek binalarının ardından güneşi batırabilirsiniz. Etrafınızdaki tarihi yapılanmaya bakarak geçmişte buralarda nelerin yaşandığını hayal edebilir, sanki her an bir süvari birliğinin bir taraftan üzerinize geleceğini düşleyebilirsiniz. Öyle de antik bir havası vardır Kalemegdan'ın. Kalemegdan'ın içinde Osmanlı dönemine ait birkaç türbe, Sokullu Mehmet Paşa çeşmesi ve hamam bulunmaktadır. Onun dışında Yugoslavya tarihinin anlatıldığı bir savaş müzesi de bulunmaktadır park içinde, gezmenizi öneririm.

Belgrad'ın Eski şehir kısmındaki en önemli yerlerden biri de Belgrad'ın en eski sokağı olan Skadarska Ulica'dır. Bu sokakta birçok sevimli turistik kafana, restaurant ve cafe bulunur. Turistik bir akşam yemeği yemek istiyorsanız düşünebilirsiniz. Yolu asfalt değil küçüklü büyüklü taşların rastgele serpiştirilmesiyle oluşmuş primitiv bir yoldur, o yüzden topuklu ile gezmek sorun çıkarabilir.

Ortodoks mezhebi için önemli kentlerden biri olan Belgrad'da St. Sava Kilisesi dışında da önemli kiliseler bulunur ki bunlardan biri hemen Kalemegdan'ın yakınındaki Belgrad Katedrali de denen Saborna Crkva'dır. Güzel bir akustiğe sahip bu kilisede küçük çapta müzik dinletileri yapılabildiği gibi kilise, pazar ayinleri için de önemli bir adrestir. Bunun dışında Bulevar Kralja Aleksandra üzerindeki St. Mark Kilisesi de güzeldir ve ziyaret edilmesini tavsiye ederim. Belgrad'da İslamiyet ile ilgili hemen hemen hiçbir yapı yoktur. Toplamda 15 gün kaldığım Belgrad'da sadece bir adet cami gördüm. Gospodar Jevremova Caddesi üzerinde bulunan tek minareli küçük Bajrakli Camija'dır. Özellikle son zamanlardaki Slavlaşma ve geçmişteki Osmanlı etkisinden kurtulmak maksadıyla  Makedonya ve Bulgaristan'da olduğu gibi birçok atılım gerçekleşmiş Sırbistan'da. Şehirde Osmanlı ve Müslümanlık adına ne varsa hepsi planlı bir şekilde bertaraf edilmiş.

Şehrin son 20 yıllık süreçte savaş ve ayrılıklar yüzünden oldukça hırpalandığına değinmiştim. 1999 yılında Kosova konusunda NATO tarafından dayatılan adımları atmayan Sırpların başkentine hava saldırıları düzenlenmiştir. Bu bombaların yarattığı en yıkıcı etki ise Nemanjina Caddesi üzerindeki Eski Milli Savunma Bakanlığı binası üzerinde oluşmuştur. Bombalara maruz kalmış bu bina, Sırbistan'ın bakanlık ve diğer önemli binalarının yoğun olarak bulunduğu bir cadde olan Nemanjina Caddesi üzerinde "ibret olsun ve eski günler unutlmasın." diye hala bir enkaz olarak durmaktadır. Eminim bu işlek caddeden geçen herkes bir an için o eski günleri hatırlayıp iç geçiriyordur. Buradan geçerken "Dur bir fotoğraf çekeyim" deyip fotoğraf makinenize davrandığınızda etrafınızdaki Sırpların yadırgayan bakışları ile karşılaşmak, o günlerin ne kadar acılı geçtiğinin bir göstergesidir.

Şehrin bir diğer önemli noktası ise Belgradlıların buluşma noktası olan Cumhuriyet Meydanı'dır. (Trg Republike) Sırplar genelde bu meydanın ortasında bulunan Mihailo Obrenoviç heykelinin altında buluşur ve gidecekleri yerlere dağılırlar. Bu meydanın hemen karşısında Milli tiyatro bulunur (Narodni Pozorishte).

Birazcık da müzelere değinelim. Kalemegdan'ın içindeki Savaş Müzesi'nin dışında Trg Republike yakınlarında bulunan Etnografya Müzesi'nde eski slav topluluklarının gelenek ve göreneklerini, yaşam tarzlarını yakından tanıma şansı buluyorsunuz. Bunun dışında bilindiği üzere ünlü Fizikçi Nikola Tesla bir Sırp'tır ve O'nun yaşamı hakkında bilgi sahibi olabileceğiniz bir müzesi bulunmaktadır. Burayı da görmenizi tavsiye ederim. Benim gibi pek de müze gezme meraklısı olmayan birinin naçizane tavsiyeleri bunlardır. =)

Belgrad'ın şehir merkezi için "bir park cennetidir." diyemeyiz. Ancak her ne zaman yeşile ihtiyacınız olsa bir köşede küçük bir tesis bulabiliyorsunuz. Şehrin 20 dk uzağında bulunan Topchiderski Park, merkezdeki Taşmajdan ve parlamento yakınındaki Pionirski Park bunlardan üçüdür. Parklarda içki içmek serbest olsa da akşam belli bir saatten sonra içki satışı durduruluyor. Sadece el altından alabiliyorsunuz içkinizi. Ha unutmadan, Topchiderski Park'ın içinde Belgrad'ın en eski ağacı bulunmakta. Gerçekten estetik bir ağaç.

Belgrad'da hava güzelse ve şehrin gezilecek görülecek yerlerini bitirdiyseniz size 3 tane kaçamaktan bahsetmek istiyorum. Birincisi şehrin batı kısmında bulunan Zemun-Gardosh bölgesi... Tuna Nehri kenarında bulunan bu semt Belgrad şehir merkezinin 30 dk. uzağında bir sayfiye yeridir. Toplu taşıma yoluyla ulaşmanız mümkündür buraya. Burada Avusturya Macaristan ve Katolik mimarisiyle inşa edilmiş küçük bir kale ve kiliseler bulabilirsiniz. Bu küçük semt Belgrad'dan bu yönüyle ayrılır. Buna ek olarak özellikle yaz aylarında bit pazarı kurulur hergün semtin meydanında. Ayrıca sahil şeridi gerek yürüyüş yapmak için gerekse restaurant ve cafelerde vakit geçirmek için elverişlidir. Buradaki Sharan Restaurant'da alabalık yemenizi ve Tikveş şaraplarından içmenizi öneririm.

Kaçamak için önerebileceğim bir diğer destinasyon ise Sava Nehri üzerindeki Ada Ciganlija'dır. Yaz aylarında yerel halkın da uğrak noktası haline gelen bu Ada spor yapmak ve yüzmek için elverişlidir. Şehrin doğu kanadıyla bu ada arasındaki yapay gölde insanlar yüzüp sıcak havanın tadını çıkarırlar. Genç Belgradlılar gündüz olduğu gibi gece de bu adayı doldururlar ve bu uzun sahil şeridi üzerindeki gece kulüplerinde vakit geçirirler.

Bu iki geziyi mutlaka yapın derim. Olur da "Çok zamanım var benim. Ne yapacağım?" derseniz ekstradan şehrin güney kısmında 15 km. uzaklıkta bulunan 511 m yüksekliğindeki Avala tepesini ziyaret edebilirsiniz. Burada Sırp ayaklanması ve son dönemdeki savaşlarla ilgili birkaç anıt bulunmaktadır. Ayrıca, bu tepe kamp yapmak için elverişli bir yerdir. Şehrin otobüs terminalinden Avala'ya giden minibüslere binebilirsiniz.

Sırp Mutfağı ve Nerede Yemeli?

Biraz da sırp mutfağına değinelim. Sırplar genellikle yağlı ve et ağırlıklı beslenirler. Yemek için bir yere girdiğinizde yemek fiyatlarının Türkiye ile aşağı yukarı aynı olduğunu ama yemeklerin bizdeki porsiyonların 2 katı olarak servis edildiğini söyleyebiliriz. Çevapi adı verilen köfte, raznjici (şiş kebap), plejskavica (büyük hamburger eti), şiş cevapi (adana kebap) lezzetli ızgara çeşitlerindendir. Sırbistan'da uluslararası yemek zincirleri çok nüfuz sahibi olmadığından yerel griller (roshtilj) fast-food sektöründe söz sahibidirler. Ama dikkat, bu yemeklerin çoğu domuzdan yapılmaktadır. Eğer domuz yemiyorsanız garsona Telecha veya Govedja (İnek çeşitleri) istediğinizi belirtin. Onun dışında et çok ucuz olduğundan ete doymanız garantidir Sırbistan'da. Et çorbası, Karadjordjeva Snicla ve Srpski Kava (Türk Kahvesi), Tulumba'dan mutlaka yiyin derim. Şehirde türklere karşı bir önyargı olmasından ötürü döner, gyros adıyla satılmakta ve diğer ülkelerdeki gibi her köşede bulunmuyor. Bu saydığım griller için Trg Slavija'da bulunan Mc Donald's'ın karşısındaki büfeyi şiddetle tavsiye ediyorum. Ha unutmadan, Belgrad'da kahvaltı börekle yapılır. Burek denen bizdeki börek ve jogurt denilen nispeten ayranın daha yoğun çeşidi ile kahvaltı yapmamışsanız Belgrad'da güne başlamış sayılmazsınız. Bunun için verebileceğim en mükemmel adres Nemanjina Ulica'nın Trg Slavija tarafına yakın Pekara Tripkoviç'tir. Belgrad'ın en meşhur fırınıdır ve özellikle sabah saatlerinde sürekli sıra olur burada. Güzel bir Balkan gecesi geçirmek isterseniz şiddetle Tavsiye edeceğim yer "?" adlı restaurant'tır. Bir çeşit kahvehane (kafana) olan bu müessesenin orijinal adı "Znak Pitanje"dir. Otantik havası, alçak tabureleri ile güzel bir ambiansı vardır. Onun dışında az önce söylediğim Skadarska Ulica'daki mekanlar da aynı nitelikteki kafanalara sahiptirler.

Şehrin her köşesinde bulunan pekara adlı fırınlardan her an atıştırmalık bir şeyler alabilirsiniz. Ama işletmecilik anlamında Hleb&Kifli adlı pastane gerçekten de Sırbistan standartları üzerinde bir hizmet sunar. Cafe ve barlar açısından Njegosha Ulica'daki mekanlar olsun, Obilicev Venac'taki yerler olsun gidilesi yerlerdir.

Sırbistan'dan Ne Almalı?

Magnet vs. gibi hediyelik eşyaları Kneza Mihaila Caddesi üzerindeki büfeler ve Kalemegdan çevresinde bulabilirsiniz. Onun dışında Sırbistan'ın erikten üretilen milli içkisi Rakija adlı brandy'den de mutlaka alın. Özellikle ev yapımı olanları hem leziz hem de yüksek alkollü. Yemekten sonra bir shot bardağı dijestif etki yapıyormuş ve sağlık açısından oldukça faydalıymış. Et sevenler için Njegosha Ulica üzerinde bulunan Zlatiborac adlı et kombinasından aşırı lezzetli kuru et (prshuta) ve sucuk  (sudzuk) da alabilirsiniz. İnanın bizimkilerden çok daha lezzetli. Burada peynir meynir de satıyorlar. Dediğim gibi et bizdekinden ucuz. Diğer her türlü alışverişiniz için Ulica Kralja Milana üzerindeki 24 saat açık olan Maxi adlı süpermarketi kullanabilirsiniz.

Kesin Yapın!

- Şehirde neyin nerede olduğunu daha net anlayabilmek için 2 Numaralı ring tramvay ile bir tur atmak
- Znak Pitanje Restaurant'ta akşam yemeği yemek ve Sırp kahvesinden içmek
- Yaz aylarında Zemun ve Ada'ya gitmek, Ada'da deniz bisikleti kiralamak
- Stadları birbirine çok yakın olan Kızılyıldız ve Partizan'ın herhangi bir maçına gitmek
- Belgrade Arena'da Partizan'ın Euroleague maçlarından birine gitmek veya konser izlemek

Fazit...

Sırbistan ve Belgrad'a karşı, gitmeden önce açıkçası ben de bir önyargı  besliyordum. Ama gittim, gördüm, yaşadım. Nihayetinde bende çok güzel etkiler bıraktı bu şehir. 10 kere daha gitsem bıkmam diyebileceğim bir yer. İnşallah önümüzdeki sene Sırbistan - Hırvatistan maçına gitmek için bir daha yolum düşecek Sırbistan'a. Esen kalın...